29 Ocak 2010 Cuma

Araba Sevdası - Punto Evo



Ellerimin şeklini, saçımın cinsini aldığım gibi kitaplara ve arabalara olan ilgimi de babamdan almışım. Genel olarak hareket eden makineler -yürüyen çamaşır makineleri hariç- çocukluğumdan beri ilgimi çekti, uçaklar, trenler, arabalar. Özellikle arabalar, çünkü onlar aynı zamanda bireysel özgürlüğe doğru yola çıkmaktaydılar. İstediğin zaman istediğin yere gidebilme özgürlüğü idiler... Motorun sesi, lastiklerin asfalttaki sesiyle birleşip benim için harika bir müzik haline geliyordu her defasında.

Uzun yıllar kendi arabamın sahibi olmanın hayalini kurdum, ancak benim için imkansız bir hayaldi, zira annem tarafından yasaklanmıştı bu fikir. O kadar ki ehliyetimi bile gizlice almıştım. Yine de bir gün bir arabam olacaktı bir şekilde, kararlıydım. İkinci el arabaları gözüme kestirdiğim bir dönemde, bir gün kuzenimle öğlen yemeği için buluşmuştuk ve o gün eve bir çanta, kılık kıyafet veya yeni ayakkabı ile değil, yepyeni bir araba alarak dönmüştüm. Ailemi ikna etme işiyle arabayı alma işinin yerini o öğlen yemeğinden sonra gittiğimiz galeride değiştirmiştim. Arabayı teslim almak üzere beklediğim iki hafta bu minik sorunu çözmeye ayrılmıştı. Heyecanla beklediğim iki haftanın sonunda içine binlerce anıyı sığdıracağım sevgili arabama kavuştum. O günden bu güne kadar da harika bir beraberliğimiz oldu. Yeri her geçen gün daha çok az sayıda araba tarafından doldurabilir oldu benim için.

Arada kısa süreli olmak üzere başka arabalar da kullandım. Antalya-Ankara arasında bir minibüsten tutun da yeni alınan arabalara kadar çeşitlilik gösteren modelleri, çeşitli güzergahlarda kullandım. Denediğim her arabanın başka bir özelliğini sevdim. Bunlardan bir tanesi kiralık bir Punto idi. Gösterge ışıkları ve akü şarj dinamosundaki arızalar nedeniyle gece yarısı şehirlerarası bir yolda kalmamıza ve maceralı bir yolculuğa neden olan bu 'sıfır kilometre' Punto deneyiminden sonra Fiat otomobilleriyle aramız bozulmuştu doğal olarak.

Bu deneyimden yıllar sonra Pure New Media'nın Fiat Türkiye için gerçekleştirdiği kampanyaya davet edildiğimde yeni Punto Evo ile ilgili büyük beklentilerim yoktu doğrusu. Deneme sürüşü öncesi kampanyaya katılıp PuntoEvo'yu deneyen diğer blogger'ların yazıları ise bu olumsuz fikri soru işaretine dönüştürmüştü bile. Endişelerimden biri Istanbul'da yol bulmaktı, bu konuda Tomtom'a güveniyordum, bir diğeri ise yakıt tasarrufu sağlayan "start&stop" özelliği ile ilgiliydi ki bu özelliğin de istendiği taktirde devre dışı bırakılabileceğini öğrenmiştim. Sonunda vakti geldi ve Serkan Mutlu Punto Evo ile tanıştırdı bizi. Yeni araba kokusunu içime çekip, koltuk ve ayna ayarlarını kolayca yaptıktan sonra iki günlük deneme sürüşüne başladım. İlk dikkatimi çeken özelliği direksiyonunun çok yumuşak olmasıydı.

İstanbul'da kullandığım için yoğun trafikte arabayı deneme şansım oldu. Böylece özellikle Cuma akşamı yoğun yağmur altında, köprü trafiğinde "start&stop" özelliğinin ne kadar kullanışlı olduğunu görmüş oldum. Trafikte durduğunuzda motor otomatik olarak duruyor (tabii klima da) ve debriyaja bastığınız anda her şey saliseler içinde tekrar çalışıyor. Yağmurun şiddetini artırdığı bir saate yakın sürede, Barbaros Bulvarı'nın tırmanan yokuşunda, milim milim ilerleyen trafiğinde pek çok sürücü el frenini çekerek hareket ederken yeni Punto Evo beni bu dertten de kurtarmıştı. Arabayı geriye kaçırma riski olmaksızın milim milim ilerleyip köprüye ulaştık.


Punto Evo'nun üstündeki navigasyon cihazı, benim gibi kendi etrafında bir tur döndüğünde kaybolma riski taşıyanlar için kabustan rahatlığa dönüştürüyor. Blue&me özelliği ile trafikte ilerlerken telefonunuzu risk almadan kullanmanız mümkün. USB girişi de mevcut. Ön panel genel olarak kullanıcı dostu bir tasarıma sahip. Kilit düğmesinin bu ön panelde bulunması çok iyi bir fikir. Üzerindeki minik led ışığı yanıyorsa kapılarınız kilitli ve güvendesiniz demektir ki bu sizi kapı kolunu kontrol etme zahmetinden kurtarıyor.



Punto Evo'da 7 tane hava yastığı var ki, bu da güvenlik açısından bir başka güvence veriyor kullanıcılarına. Tasarım anlamında dikkatimi çeken bir başka özelliği ise kolçak tasarımı; seyahat sırasında sağ kolunuzu koymak için indirdiğiniz kolçak, el frenini kullanmanıza engel olmuyor. Ki çok beğendiğim arabalardan biri olan Audi A3'te atlanmış bir özellik bu ne yazık ki. Koltukları önceki Punto deneyimiyle kıyaslanamayacak kadar rahat, bagaj hacmi beklentimin üzerinde; geniş. Klima, araba çalıştıktan sonra birkaç dakika içinde istenen ısıya ulaşıyor. Punto Evo gerek ön cam tasarımı gerekse de aynalarıyla kullanıcılarına geniş bir görüş alanı sağlıyor. Park sensörleri, daracık yerlere kolayca park etmenize yardım ediyor. Evo'yu hava muhalefeti nedeniyle deneme sürüş süresinin tamamında kullanamadan teslim ettim. Ancak 1.5 günlük beraberliğimizde keyifli bir sürüş deneyimi yaşadığımı ve bir kadın kullanıcı olarak çok beğendiğimi söyleyebilirim. Punto Evo ile Fiat markası artık benim için çok daha iyi bir yerde konumlanmakta.



Bu deneyim süresince her k
onudaki yardım ve destekleri için Pure New Media'ya teşekkür ederim. Keyifli sürüşler...

Not. Kendi çektiğim fotoğrafların görüntü kalitesinden memnun kalmadığımdan, sonucusu dışındaki fotoğrafları Fiat'ın sitesinden aldım.

Hiç yorum yok: