10 Mayıs 2009 Pazar

Tesekkur Ederim


Geçen yılki doğumgünümün bir kabusa dönmesinden sonra bu yılkini doğrusu biraz korku ve endişe ile beklemeye başlamıştım. Hayat ne süprizler hazırlamış hiç bilemiyorsunuz çünkü. Neyse ki kazasız belasız atlattık bu yılı. Kazasız belasız olmasının yanısıra bir sürü hoş süpriz de vardı elbette. Gece yarısı başladı kutlama, hergünbiri için yazdığım yazının yayına girmesi için hazırlık yaparken telefonum çaldı, annemdir kesin diye açtım bir doğum günü şarkısı çalmaktaydı. Bu ilk kutlamadan sonra ilginç bir şekilde gün içinde ne kadar telefon kutlaması geldiyse şarkılarla geldi. Doğumgününde kişiye özel konser kadar keyiflisi yok. Herbirinizde büyük sahne potansiyeli görüyorum :)) Çok teşekkür ederim. Friend feed'de açılan postun altına yorum yazan, like eden, facebooktan mesaj atan, duvara yazan herkese yine ayrı ayrı teşekkür ederim iyi dilekleri için. Yine Friend feed'den yayınlanan, nice digitalart çalışmalarını hala daha açıp gülüyorum. Teşekkür ederim çok tatlısınız :))

Gun içinde ofisin koşturmasından fırsat bulanların ilginç (tek kisilik pasta, helva pasta, brownie pasta gibi:) kutlamaları mutemadiyen gülümsememe neden oldu. Bir de iki kargo geldi ki gülsem mi ağlasam mı şaşırdım doğrusu. İlki mezun bir öğrencimden, kendi elleriyle yaptığı (kendisi memnun olmasa da benim bayıldığım) bir kutunun içinden küçük prens çıktı. İnsan kendisiyle ilgili detayların böyle zamanlarda hatırlanmasından inanılmaz büyük bir mutluluk duyuyor. Diğer kargoda ise bir kitap vardı. Kitabın kendisi kadar içinde yazan mesaj etkiledi beni. Ne kadar teşekkür etsem azdır, o an hissettirdikleri için.

Günü böyle mutlu mesut tamamladıktan sonra yemek yemek için sözleştiğim arkadaşlarımla buluştuk. Aksiyonsuz doğum günü olur mu? Benimkisiyse olmaz tabi. Yemek mekanında sinema festivaliyle ilgili bir aktivite vardı. Biz de katıldık kimimiz senaryo yazdı, kimimiz jüri oldu. Ve sanıyorum iki jüri üyesinin torpiliyle benim bilim-kurgu fantazi senaryom ödüle layık görülen 2 senaryodan biri oldu. (Masanın üstünde bazı yerleri yağlanmış kağıda bir galaksi çizmiştim. Yağ lekelerini gizlemek için). Ödül olarak birimiz Taps'ten 1 yıllık yemek, birimiz de 1 yıllık ücretsiz sinema kazandık (ki bu ben oluyorum). Buraya kadar herşey normal. Ta ki mikrofonu bana uzattıkları ana kadar. Pelinsu Pir ve Levent Tülek'e bizim bizim masayı gösterip, sinema festivalini işte bu masa düzenliyor diye ağzımı açıncaya kadar. Evet bizim masada festival ekibinden olanlar vardı. Ancak "rakip" festivalin ekibi değillerdi. Buradan bir kez daha açıklıyorum ki rakip festivalden haberim bile yoktu. Bildiğim, 11. Eskisehir Uluslararası Film Festivali, ve bunu Anadolu Üniversitesinin düzenlediği. Devirdiğim dev çamı ancak masaya döndüğümde farkettim. Neyse ki nazik insanlarmış onların etkinliğini bizimkine katmama tepki göstermediler. Binlerce komplo teorisiyle oradan ayrıldık. Bir doğum gününü daha böylece geride bıraktım. Teşekkür ederim...

Hiç yorum yok: