22 Mart 2008 Cumartesi

bahar geldi böyle oldu

bu aksam bir tramvay duraginin yaninda kirmizi isigi beklerken radyoda güzel bir parca caliyordu. tam da o sirada geldigim yerin veya gitmeyi hedefledigimin hicbir önemi olmadigini fark ettim. tam o anda sadece o anin önemi vardi. varoldugum o anin. tramvay bekleyen üniformali görevli, kirmizi isik bekleyen birkaç sürücü, ben, radyodaki sarki ve lacivert bir aksam.

olmasi gereken oluyordu o anda. yasiyor oldugunu farketmek gibi biseydi sanirim. yada ruhunun kosturan bedenini yakalamasi gibi...

umarim o bayik romantik yazilardan birini yazmamisimdir. bahar etkisi :) yeniden...

yok yok tekrar okudum hiç de öyle bayık romantik yazılardan biri olmamis. kontrol hala bende! bahar ele geçiremedi tam olarak :))

3 yorum:

dory dedi ki...

bilhakis; şu kontrol tutkusu bence asıl engelleyici işleve sahiptir yaşamda....

asıl "hediye an"lar, kontrolü bırakıp izlemeye geçtiğiniz an serilirler önünüze...

"kontrol" çoğu zaman bir meziyet değil kısıtlaç*tır yaşamda

(*kısıtlaç: kısıtlayan alet. ben icat ettim. az önce :)))

kendinizi bırakmazsanız ne bahardan tam tad alırsınız, ne hayattan...

miocaro dedi ki...

katiliyorum soylediklerinize kendinizi birakmak risk almak demek. baharin sizi ele gecirmesi de oyle. yamacparasutu yapmak gibi. yamactan birakmak gibi kendini. bir sure sonra kendini birakmaktan ziyade risk almayi sever hale geliyorsunuz. iste o zaman kontrol etmezseniz nerede neyi asagi atacaginiz hic belli olmuyor... :) yine de yapiyor insan tabi. kisitlaclar sozde yani. özde degil...

dory dedi ki...

ben "kendini bırakma" hadisesini risk almak olarak görmüyorum aslında. çünkü o bizim doğal varoluşumuz...
bir tehlike altına hissetmedikçe gard almayız (ve almamalıyız da) zaten bence...

melatonin, serotonin ve endorfin denen müthiş kızkardeşlerden eder yoksa bu bizi ;)